Alemlerin rabbi olan mülkünde ortağı bulunmayan her anımıza şahit olan, her türlü hamde, övgüye layık olan Rabbimize cc sonsuz hamdu senalar olsun. Elçi meleklere bütün melaike-i kirama, Peygamberimiz e, bütün Peygamberlere sâlât ve selam olsun.

Rabbimizin ayeti celilesinde gaybı Allah tan başka bilen kimdir. yine bir başka ayetinde Allah gizli olanı seçtiği peygamber dışında kimseye açıklamaz. Buyurmasına rağmen Allahtan vahiy almışçasına nefsini ilah edinip Mehdi a.s. ın gelmediğini söyleyen ve daha çok var diyen, hızını alamayıp Mehdi a.s a ve inananlara hakaret eden edepten nasipsiz insan, üflemekle güneş sönmez ama sen yine de dilersen ehl-i kitap alimlerinin Peygamberimiz e sav yaptığı gibi üflemeye devam et dilersen de mahşeri hatırlayıp başını ellerinin arasına alıp pişman olup tövbe et.

Peygamberimiz (s.a.v.); "Kıyamet alametleri bir ipe dizilmiş tesbih taneleri gibidir. İp bir kere koptumu hepsi peşpeşe zuhur eder." buyurmuştur. Zamanımızda bir dizinin dağılması gibi kıyamet alametlerinin ard arda ortaya çıkması, son olarak Irak ve Afganistan'ın dağılmasından sonra, peşpeşe; Tunus, Bahreyn, Yemen, Ürdün, Libya, Mısır, Suriye gibi ülkelerin dağılması, Fırat'ın kenarında büyük savaşın çıkması gibi olayların tamamı; Muhammed Mehdi'nin yaşadığımız bu zamanda zuhurunun ispatıdır. Bütün bu delillere ve bugün bütün dünyanın ağır müsibetlerle kaynamasına, Mehdi as'ın zuhuruyla dabbenin ortaya çıkıp, güneşin batıdan doğmasına rağmen kısaca kıyamet alametlerinin neredeyse tamamının birbiri peşine ortaya çıkmasına rağmen, Mehdi a.s. daha gelmedi, gelmesine daha çok var diyerek ne kadar kör ve sağır olduğunu ortaya koyuyorsun . Tabi ne de olsa ahir zamanın ahirindeyiz. Allah cc Mehdi as ı gönderirken size soracak, siz hangi zamanda gelmesini isterseniz Allah c.c. o zamanda gönderecek. Bu zamanda gelmeyecek dediyseniz gelmeyecek. Ne de olsa gökte Allah yerde siz. Nefsini ilah edinmek işte böyle bir şey. Allah c.c. hidayet versin. Mehdi a.s. zuhur etti. İnananlar istikamet buldular bu zamanın sahabesi oldular. İnanacaklar da istikamet bulacak Rabbini farkedecek Rabbini bilen kullar olarak istikametle bu zamanın sahabesi olarak yaşayacaklar. İnananlar bu dünyada inandılar. İnanmayan sizler de geldiyse dünyayı kurtarsın deyip uzaktan bakmaya ve masal kahramanı beklemeye devam edin. Mahşer günü Allahın c.c. huzurunda inanacaksınız ama faydası olmayacak. Rabbimiz Şahidimiz.. Sizler "Allah(c.c.) bilir" demek yerine, nefisini ilah edinip "ben bilirim", "biz biliriz" diyerek Rabbimiz(c.c.)'in ayeti celilesinde "Peygamberleri kendilerine açık delil (ve mucize)lerle geldiği zaman, kendi yanlarındaki (beşerî) bilgilerle şımar(ıp gururlan)dılar..."(Mü'min 83) ayetine muhatap oldunuz. Rabbimizin Allah dilediğini yaratır ve seçer seçmek onlara ait değildir. Buyurmasına rağmen sizler Allah a teslim olup ya Rabbi sen bilirsin demek yerine kendini Allah yerine koyup daha gelmedi daha gelmesine çok var diyerek nefsinizi ilah edinmeye devam ediyorsunuz.

Yine medineden çıkacak ama istanbul’dan çıkmış diyerek kendince alay ediyorsun. Peygamberimiz (s.a.v.)'in; "Medine'den çıkacak, Mekke'den çıkacak, şarktan(doğu tarafından) çıkacak, Mağrib memleketlerinde doğacak ve denizi aşıp gelecektir" buyurduğu ve daha bunun gibi bir çok hadisle geleceğini haber verdiği Muhammed Mehdi as, Türkiye'de (Sakarya'da) doğmuş, Rabbimiz (c.c.)'in kendisini insanlar arasından seçip Muhammed Mehdi adıyla, Nebi vasfıyla vazifelendirmesinden yedi yıl sonra, otuz beş yaşlarında, 2011 yılında, önce ev halkına tebliğ yaptıktan bir müddet sonra Medine'ye, oradan Mekke'ye giderek vazifeye başlamış, ardından Türkiye'ye dönmüş; tebliğlerle ve mücadelelerle geçen yılların ardından Türkiye'den, İslâm'ın (hilafetin) battığı yer olan İstanbul'dan (ikinci Medine'den) zuhur etmiş / tamamen ortaya çıkmıştır. Halen başta İstanbul olmak üzere tebliğin ulaştığı her yerde; insanlığı, İslâm'ın özüne, Allah'ın (c.c.) birliğine davet etmek, inananlarla beraber Rabbimiz (c.c.)'in emrini bütün insanlığa ulaştırmak ve Allah'ın kitabını (Kur'an-ı Kerim) hakim kılmak gayesiyle tebliğ vazifesine devam etmektedir. Siz inkar etmeye devam edin Muhammed Mehdi as vazifesinin başında. İnananlar bunun apaçık bir gerçek olduğunu, Rabbimizin cc hidayetiyle görüyorlar, apaçık bir istikametle de yaşıyorlar ve Rabbimiz in cc emrini tebliğ etmeye gayret ediyorlar.

Mehdi a.s. ın merkezi kudüstür ama istanbuldan çıkmış diyorsun. Senin de söylediğin gibi Mehdi a.s. ın merkezi kudüs, kıblesi mescidi aksa. Peygamberimizin de merkezi Mekke ikinci kıblesi kabe idi. ancak Peygamberimiz s.a.v. Mekke den medineye hicretinden sonra yıllarca mekkeye giremedi. Mekke nin fethinden sonra da yine hayatının sonuna kadar medinede yaşadı ve medinede vefat etti. Mehdi a.s. ın da merkezi kudüs ikinci kıblesi mescidi aksa dır. Mehdi a.s. da, kıblesi Mescid-i Aksa olduğundan dolayı merkezi Kudüs olduğu halde, istanbula hicret etmiş ve ikinci medine olan istanbulda yaşamaya ve Rabbimizin emrini yakından uzağa bütün insanlığa anlatmaya devam etmektedir. Bununla beraber Peygamberimizin, "O, Konstantiniyye'yi (İstanbul'u) fethedecek" hadisi de yine Kutsal emanetlerin istanbulda bulunması da Mehdi a.s. ın istanbuldan zuhurunun ispatlarındandır.

İsmi Muhammed olacak diyorsun,Mehdi a.s. ın Rabbimiz cc katındaki adı Muhammed’dir. Muhammed adı, Mehdi as’ın babasının verdiği değil, Mehdi as’ın Levhi mahfuzdaki adıdır. Rabbimiz cc ayeti celilesinde “Allah dilediğini yaratır ve seçer, seçmek onlara ait değildir” buyuruyor. Rabbimiz Muhammed Mehdi a.s. ı insanlar arasından seçip vazifelendirdiği halde "Ama adı Osman" diyerek inkar eden siz ve sizin gibi ezber alimleri Peygamberimiz sav döneminde yaşasaydınız Tevrat’ta Münhemenna diye geçen, İncil’de Faraklit diye geçen, Peygamberimize sav henüz ortada Kur-an’ı Kerim de yokken nasıl inanacaktınız? Gelecek olan kurtarıcının adı Faraklit olacak, oysa bunun adı Muhammed/Ebel Kasım deyip inkar eden ehli kitap alimleri gibi, alaya alıp inkar mı edecektiniz yoksa iman mı edecektiniz. Rabbimiz cc, peygamberlerine babalarının verdiği isimle mi yoksa Levhi Mahfuzdaki adı ile mi hitap etmiştir. Yine Rabbimiz cc, Musa as a Firavunun verdiği isimle mi, yoksa ezelde takdir ettiği Levhi Mahfuzdaki adı ile mi hitap etmiştir? Bu ve bunun gibi alim kılıklı cahiller, Peygamberimiz sav geldiğinde, “Allah aramızdan bula bula seni mi buldu?” diyen ehli kitap alimlerinin yerlerine yerleştiler. Onlar da kendilerinden çok emindi, bunlar da kendilerinden çok eminler. Ne de olsa hidayet bunların elinde. Haşa gökte Allah cc yerde bunlar. Bu adamlar adı, soyadı, babası, annesi, sokağı, mahallesi, nüfus cüzdanına bakıp, hiç imtihansız Mehdi as’a inanacaklarını zannediyorlar. Hz Ömer ve onun gibi nice sahabeler, Peygamberimizin sav Allah’ın cc elçisi olduğuna yıllar sonra inanabildiği halde, bunlar işitir işitmez hemen Mehdi as a inanacaklar. Mehdi as zuhur etti, buyurun iman edin dediğimizde ise, Rabbimizin cc ayeti celilesinde; "... içlerinden bir adam(ı seçip on)a vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, kâfirler: “Bu mutlaka apaçık bir sihirbazdır.” dediler.(yunus süresi 2. Ayet)” buyurduğu gibi bunlar da ehl-i kitap alimleri gibi içlerinden bir insanın Mehdi as olmasına inanamıyorlar, Ne diyelim Muhammed Mehdi as aramızda… İnananlar bunun apaçık bir gerçek olduğunu, Rabbimizin cc hidayetiyle görüyorlar ve apaçık bir istikametle de yaşıyorlar., ey insan, Rabbim sana da senin gibilere de insafla bakabilmeyi, ne zaman bir topluluğa bir elçi göndermişsek hemen onu yalanladılar ayetine muhatap olduğunuzu farkedip tevbe edip iman edebilmeyi nasip eylesin. Aksi halde mahşerde inanmanızın faydası olmayacak. Rabbimiz c.c. dünyada inanabilmeyi zatını keşfedip hidayetle huzuruna varabilmeyi nasip eylesin. Selametle.